PASKALYA’YA, KULTUR GECELERINE VE GELMEYEN BAHARA DAIR…
Paskalya:
Gecen haftasonu Paskalya brunchi
(Easter Brunch) vardi. Potluck
seklinde duzenlenen bu bruncha ben de bir kekle katildim. Kendim yapmis olmayi isterdim
lakin Whole Foods’ta oylece duran “orange sponge cake” ve usengeclik birlesince
“bakin burada yapilmisi var” deyip bu kekle katildim bruncha.
Bu Easter da ne ola ki deyip biraz
karisitirinca Hristiyan gelenekleriyle pagan geleneklerin karisimi bir adet
oldugunu ogrendim. Kisaca, baharin baslangici ve “resurrection of Jesus Christ”
gibi seylerle ilgiliymis.
Oldukca mukellef denebilecek bir
menu vardi brunchta. Yemeklerin yanisira boyanmak uzere kaynamis yumurtalar ve
boyalar da hazirdi. Eh ben de bir yumurta boyadim, cok basarili bir deneme
degildi gerci. Bir de “Easter mubarak” esprim nedense pek bir tutu.
Kultur Geceleri:
Okulda her yil Asia Night, Med
Night, Fiesta Latina seklinde kultur geceleri duzenleniyor. Sarkilar, skecler
ve dans gosterilerinin yanisira bolge ulkelerinin geleneksel yemekleri de
bulunuyor bu gecelerde. Gerci bu yemek kismi benim pek ilgimi cekmiyor, “Viva
Turk Mutfagi!”. Bu geceler bana ortaokul-lise yillarinda duzenledigimiz sinif
gecelerini hatirlatiyor; “good old days.” Lakin sanki bizimkiler daha guzel
oluyordu. Her neyse…
Gecen hafta Asia Night vardi. Genel
itibariyle hos bir geceydi. Kafa dagitmak acisindan da guzel oluyor. Gerci bazi
kisimlari pek ilgi cekici degildi (diplomatik dili birakirsak: oldukca kotuydu)
ama Japonlarin yaptigi Samuray gosterisi ve yine Japonlarin yaptigi robot dansi
cok etkileyiciydi. Ozellikle o robot dansina cok calistiklari belli. Japon
iste, disiplinli oluyor, caliskan oluyor. Boylece genellememizi de yapmis
olduk. Neyse, asagida Japon arkadaslarin yaptigi dansin orijinalinin videosu
mevcut, ilginc bir dans.
Bahar:
Nisan ayindan neredeyse bir hafta
yedik ama bahar, birkac defa yuzunu gosterse de, hala gelmedi. Gerci cok sukur
en azindan gunes gorunmeye basladi. Hos, ruzgardan gunesin keyfini de pek
suremiyoruz. Dun yazimi disarida yazayim dedim, ne mumkun. Ruzgardan
kutuphaneye sigindim.
Gecen yil pek guzelmis hava, kis da
cok yumusak gecmis. Gerci ondan onceki yil da cok sert bir kis olmus. Bir yil
sert, bir yil yumusak seklinde bir dongu var belki.
Arkadaslara havadan ve pazar
sabahina okumalari (son derece teorik ve kamyon yukuyle) yapip soru
hazirlamamiz gereken dersten dert yaniyorum mutemadiyen. Soyle bir soz varmis
onu ogrendim bu muhabbetlerde: “April showers bring May flowers.” Fakat
Mayis’ta finaller var, hava guzel olmus neyime.
Metin Akpinar’in “Bahari bekleyen
kumrular gibi” performansini da paylasayim bari bahar demisken.
Metin Akpinar’in hos bir sesi var,
neden bu islere hic girmemis acaba. Hele Devekusu Kabare’de bir “Tereddut”
yorumu var ki… Devekusu Kabare performansindan yillar sonra, “Tereddut” sarkisi
icin Melihat Gulses’le TRT Muzik’te yaptiklari bir duet var, o da cok hos
olmus. Sozleri de pek hosuma giden bu sarkinin da yazarinin bir sair olmasina
sasirmamali; Orhan Seyfi Orhon. Metin Akipnar dedik demesine de tabii ki asil
bu sarkiyi Munir Nurettin Selcuk’tan dinlemeli.
“Sarahaten
aceba soylesem darilmaz mi” diye baslayan bu siiri de okumak gerek. Madem o
kadar “Tereddut” reklami yaptik, Metin Akpinar’in performansini da ekleyelim.
“Bahar”la basladik soze, “Tereddut”le bitiriyoruz...