Sunday, April 7, 2013

PASKALYA’YA, KULTUR GECELERINE VE GELMEYEN BAHARA DAIR…




PASKALYA’YA, KULTUR GECELERINE VE GELMEYEN BAHARA DAIR…

Paskalya:

Gecen haftasonu Paskalya brunchi (Easter Brunch) vardi. Potluck seklinde duzenlenen bu bruncha ben de bir kekle katildim. Kendim yapmis olmayi isterdim lakin Whole Foods’ta oylece duran “orange sponge cake” ve usengeclik birlesince “bakin burada yapilmisi var” deyip bu kekle katildim bruncha.

Bu Easter da ne ola ki deyip biraz karisitirinca Hristiyan gelenekleriyle pagan geleneklerin karisimi bir adet oldugunu ogrendim. Kisaca, baharin baslangici ve “resurrection of Jesus Christ” gibi seylerle ilgiliymis.

Oldukca mukellef denebilecek bir menu vardi brunchta. Yemeklerin yanisira boyanmak uzere kaynamis yumurtalar ve boyalar da hazirdi. Eh ben de bir yumurta boyadim, cok basarili bir deneme degildi gerci. Bir de “Easter mubarak” esprim nedense pek bir tutu.

Kultur Geceleri:

Okulda her yil Asia Night, Med Night, Fiesta Latina seklinde kultur geceleri duzenleniyor. Sarkilar, skecler ve dans gosterilerinin yanisira bolge ulkelerinin geleneksel yemekleri de bulunuyor bu gecelerde. Gerci bu yemek kismi benim pek ilgimi cekmiyor, “Viva Turk Mutfagi!”. Bu geceler bana ortaokul-lise yillarinda duzenledigimiz sinif gecelerini hatirlatiyor; “good old days.” Lakin sanki bizimkiler daha guzel oluyordu. Her neyse…

Gecen hafta Asia Night vardi. Genel itibariyle hos bir geceydi. Kafa dagitmak acisindan da guzel oluyor. Gerci bazi kisimlari pek ilgi cekici degildi (diplomatik dili birakirsak: oldukca kotuydu) ama Japonlarin yaptigi Samuray gosterisi ve yine Japonlarin yaptigi robot dansi cok etkileyiciydi. Ozellikle o robot dansina cok calistiklari belli. Japon iste, disiplinli oluyor, caliskan oluyor. Boylece genellememizi de yapmis olduk. Neyse, asagida Japon arkadaslarin yaptigi dansin orijinalinin videosu mevcut, ilginc bir dans.




Bahar:

Nisan ayindan neredeyse bir hafta yedik ama bahar, birkac defa yuzunu gosterse de, hala gelmedi. Gerci cok sukur en azindan gunes gorunmeye basladi. Hos, ruzgardan gunesin keyfini de pek suremiyoruz. Dun yazimi disarida yazayim dedim, ne mumkun. Ruzgardan kutuphaneye sigindim.

Gecen yil pek guzelmis hava, kis da cok yumusak gecmis. Gerci ondan onceki yil da cok sert bir kis olmus. Bir yil sert, bir yil yumusak seklinde bir dongu var belki.

Arkadaslara havadan ve pazar sabahina okumalari (son derece teorik ve kamyon yukuyle) yapip soru hazirlamamiz gereken dersten dert yaniyorum mutemadiyen. Soyle bir soz varmis onu ogrendim bu muhabbetlerde: “April showers bring May flowers.” Fakat Mayis’ta finaller var, hava guzel olmus neyime.

Metin Akpinar’in “Bahari bekleyen kumrular gibi” performansini da paylasayim bari bahar demisken.



Metin Akpinar’in hos bir sesi var, neden bu islere hic girmemis acaba. Hele Devekusu Kabare’de bir “Tereddut” yorumu var ki… Devekusu Kabare performansindan yillar sonra, “Tereddut” sarkisi icin Melihat Gulses’le TRT Muzik’te yaptiklari bir duet var, o da cok hos olmus. Sozleri de pek hosuma giden bu sarkinin da yazarinin bir sair olmasina sasirmamali; Orhan Seyfi Orhon. Metin Akipnar dedik demesine de tabii ki asil bu sarkiyi Munir Nurettin Selcuk’tan dinlemeli.

“Sarahaten aceba soylesem darilmaz mi” diye baslayan bu siiri de okumak gerek. Madem o kadar “Tereddut” reklami yaptik, Metin Akpinar’in performansini da ekleyelim. “Bahar”la basladik soze, “Tereddut”le bitiriyoruz...




Sunday, March 31, 2013

Amerikaliya Her Gun Bayram


            Amerikaliya Her Gun Bayram

            Gecen aksam genis bir grupla yemege gittik, yemegin bahanesi de bir Hindu bayrami olan “Holi”. Hikayesini sordum bayramin, bana anlatilan su: Bir kralin kucuk bir oglu varmis. Bu cocuk inandigi “Tanri”sina dua eden, iyi kalpli bir cocukmus. Kral ise Erol Tas’a, Turgut Ozatay’a rahmet okutacak derecede saf bir kotu. Efendim bu kral yedi yasindaki oglunu sen nasil iyi biri olursun, nasil “Tanri”ya dua edersin deyip yakmaya karar veriyor. Kizkardesiyle bu cocugu atiyor ateslerin icine (kizkardes bir anda cikti ortaya, ben de detayini sormadim artik). Esas cocugumuzu ates yakmiyor fakat kizkardesi yaniyor. Bayramin adi da bu yanarak olen kiz kardesten geliyormus: Holi. Benim dinledigim hikaye boyle, daha otesinde bir arastirma yapma ihtiyaci duymadim. Bu da BBC’nin “Holi Bayramindan Mazaralar” haberi: http://www.bbc.co.uk/news/world-asia-india-21921135

Bayramin adini esas oglandan degil de yanan kizdan almasi da enteresan bir vaka. Yakup Kadri’nin “Iran’da en yuce mevki mazlum olmaktir” seklinde bir tespiti vardi; belki buraya uyarlayabiliriz. Belki de uyarlayamayiz, bilemedim simdi.

Yemeklere gelirsek, Hint-Pakistan yemeklerini bir sekilde yiyebiliyorum artik. Seneler once (vay be gercekten seneler once yani, omur geciyor) catalimin ucuyla yedigim yemekleri artik doyacak kadar yiyebiliyorum. Fakat baharatlari cok farkli ve kisnis (cilantro) kullanimi cok yaygin. Ve ben kisnisi hic sevmiyorum. Bir defa yanlislikla maydanoz yerine kisnis aldim, zira kendisi adeta maydanozun ikizi. Ilk defa o zaman tanidim adini cok duydugum bu otu,. Kisnisin tazesinin kokusu bile pek rahatsiz edici geldi bana. Neyse, en azindan bu konuda yalniz degilim: www.ihatecilantro.com

            Yazinin basliginda Amerikaliya her gun bayram dedim, ona geleyim. Efendim burada 72 milletten insan oldugundan mutevellit her birinin bayrami bir sekilde kutlaniyor. Bir de bulundugum ortam son derece cok kulturlu olunca, “Muslumani, Yahdisi, Urumu” derken birsuru bayram cikiyor ortaya. Ben de elimden geldigince katilip gormeye calisiyorum. Gerci bu Holi olayinda pek Holi’ye ozel bir sey yapmadik, sadece yedigim yemekler Hint’ti. Fakat gectigimiz aylarda Hindularin Isik Bayrami’na (Divali) katilmistim. Hindu bir rahibin vaazinin da oldugu geleneksel bir programdi, bu seferki de boyle oluversin artik. Bugun de Paskalya (Easter) vardi; geleneksel Easter Brunch’a katilip, yumurta boyadim. O da bir dahaki yazimizda artik.

            Son olarak, keske buraya ekleycek fotograf cekseydim. Fotografsiz yazi pek kuru oluyor. BBC linki kafi oluversin artik bu seferlik. Iste bunlar hep tecrube…

Saturday, March 30, 2013

Road Trip Yahut Bildigimiz Yolculuk Iste (3)


Road Trip Yahut Bildigimiz Yolculuk Iste (3)

3. Gun

Bugun artik geri donus gunu. Bu sabah gec cikmaya karar vermistik zira uyumak istedik biraz. 12’ye dogru Yale civarinda yerel bir cafĂ© bulup, zira Starbucks gibi zincir bir cafeye gitmek istemedik, oturduk kahvemizi ictik ve yol koyulduk. Nereye? Rhode Island, Providence!

Yolda yine cok guzel manzaralar vardi. Yani esasinda bu yolculuk boyunca en eglendigim kisimlar yolda oldugumuz kisimlardi. Cunku hem etrafta guzel manzalar oluyor ve daha da muhimi guzel guzel muhabbet ediyoruz, yeni yeni seyler ogreniyorum. Daha onceki gezilerimi aklima getiriyorum; otobuste/arabada arkadaslarla muhabbet ederek gitme kismi sehre ulasip sehirde gezme kismindan daha keyifli geliyordu sanki. Tabii bu bir genelleme.

Yol ustunde yine kucuk Amerikan koy/kasabalari, baharda cok guzel olacagina emin oldugum ormanlik alanlar, goller gorduk. Yol ustunde cok begendigimiz bir gol kenarinda durduk artik dayanamayip. Biraz gole baktik, birkac basarisiz su ustunde tas sektirme girisiminde bulundum (bahane: uygun tas yoktu yani yoksaaa). Burada gole karsi birkac birsey atistirip tekrar yola koyulduk.

Gokyuzu de gol de masmavi
Ogleden sonra gibi Providence’a ulastik. Buradaki unlu tasarim okulunun muzesini ziyaret etmek gerekiyordu, ziyaret ettik. Guzel seyler gordum; sanat konusunda engin bilgilerim yok fakat genel olarak keyif aldim burayi gezerken. Henuz yasadigim sehirdeki muzeleri gezmeyip New York ve Providence muzlerini gezmemse ayri bir durum. Kendi sehrime de gelecek sira…

Normalde burada bir de Rhode Island Mansions varmis, pek guzellermis. Fakat arkadasin ayagindaki sorun nedeniyle bunu daha sonraki bir zamana erteldik. Boyle yarim kalan bir sey oldugunda iyimser bir bakis acisiyla “Demek ki bir daha gelecegim” diye yorumluyorum. Fakat bu benim kesfim degil, pek sevdigim bir arkadasimdan aldigim bir bakis acisi.

Providence sonrasinda da artik dogrudan sehrimize hareket ettik, bitti… Uc gun suren ama bir hafta kudretinde bir gezi oldu benim icin. Hem cevre eyaletleri gordum, hem uzun uzun sohbet ettik, Amerikan ve Pakistan kulturleri hakkinda yeni seyler ogrendim. Ve kafam karisti; cok gezen mi cok okuyan mi?